75. Sayı: Mayıs 2020

İşte yine geldik. Yolun tozundan, bulutun neminden, yaşamın çelişkisinden damıttığımız güzellikleri sayfalarımıza akıttık.

Körlük nedir? Görmek bir iktidara dönüşebilir mi? Sorularımızla, yanıtlarımızla geldik.

Körlük hiçlik midir? Körlük bütün kötülüklerin anası mıdır? Son dönemde popülist söylemlere meze edilen Körlük romanını Meral Sözen incelemiş ve kitabı yazıldığına pişman etmiş. Bununla da yetinmeyip, “Genel ezberlerle değil, kendi aklıyla düşünenlere selam olsun.” diyerek okuru derinden sarsmış.

Konuk yazarımız Habil Bozkurt da  görmenin iktidarı üzerine söyleyecek sözüm var demiş.

Bir kitap değerlendirmesi de Burak Sarı’dan. Yüzyıllar öncesinde körlük algısı nasılmış. Diderot’un “GÖRENLERİN YARARINA KÖRLER HAKKINDA MEKTUP” isimli eseri üzerinden bu sorunun yanıtını arıyor yazarımız.

Peki çok şikayet ettiğimiz körlük algısını değiştirmek için bir şeyler yapmak gerekmiyor mu? Canan Çam Yücel toplumsal bir bilinçle sorumluluğu üzerine alıyor ve körlüğün miniklere nasıl anlatılması gerektiğini harika ele alıyor.

Ötekileştirilenler arasında nasıl benzerlikler vardır? Bahar Turan bir Netflix dizisi üzerinden bu konuyu irdeliyor.

Gülcan Altun yine betimleme havalarında. Her zaman olduğu gibi ince eleyip sık dokumuş ve Parazit filmini incelemiş bizim için.

Betimleme demişken, Murat Kefeli körler için, el hareketlerini betimlemiş.

“SAKATLIK YENİ BİR TARİH” isimli belgeselin Tekerlekli Sandalyeliler  ve Tahta Bacaklar başlıklı 7. Bölümünü Elif Aybaş dergimize çevirmiş.

Malum teknolojik aletlerin ömrü kısa oluyor ve fiyatları el yakıyor. Bilişim köşemizde Ramazan Derin bilgisayar alırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini çok güzel anlatmış. Bilgisayar alacaklar bakmadan geçmesin.

Sevgi Mart ise çay çorba peşine düşmüş. Bize sufle tarifi veriyor. Tarifi görünce Ramazan’ın ağzının sulandığını ve Sevgi’nin kaşlarını çatarak, “Çocuk git başımdan” dediğini söylemeyeceğim. Sonuçta mutfak sırrı ifşa edilmez.

Bir festival yaparız bir yıl yankısı sürer.

Bakalım Festivalimize nasıl yorumlar gelmiş.

Bir sufle bile yiyemeden sayıyı bitirmemize neden olan Sevgi’yi kınayarak, her engelliye elini kolunu uzatabileceğini sananlarla fiziksel mesafeyi korumanızı ve sevdiklerinizle olan duygusal mesafeyi de yok etmenizi önererek bu aylık veda ediyoruz. Mutlulukla ve aşkla kalın. Kendinize dikkat edin.