Görme engellinin bilgisayar kullanmasını gerektiren 4 Temel Neden: Eşitlik, Bilgiye Erişim, İstihtam, Ufkun Ötesine geçmek

 

Günümüzde dünyada ve ülkemizde bir Kör hareketinden söz edebiliyorsak, bunda 3 B’nin önemli bir payı vardır: Braille, Beyaz Bast on, Bilgisayar. 19. yüzyılda ortaya çıkan Braille alfabesi, körlerin yazıyla tanışması anlamına geliyordu. böylece, görme engellilerin eğitiminde ve gelişiminde büyük bir çığır açıldı. Görmeyenlerin herkesle eşit eğitim alabilmeleri yönünde en dev adım bu şekilde atılmış oldu.

Beyaz baston 20. yüzyıl başlarıyla birlikte önem kazandı. Körlerin özgürce dışarı çıkabilmeleri, bağımsızlıkları ve kör aktivist hareketlerinde, beyaz baston hem önemli bir araç hem de önemli bir sembol olmaya devam ediyor. Bir çok kör hareketi kendisini beyaz bastonla sembolleştiriyor. Bilgisayar ise körler için günümüzde braille ve beyaz baston sürecinin son halkasını oluşturuyor. bu yazıda, neden bilgisayarın körler için, günümüzde en az Braille ve beyaz baston kadar önemli hale geldiğini açıklamaya çalışacağım. bunu yaparken, ülkemizde körlerin bilgisayarla tanışıklığının 20 yıllık hikayesine işin içine kendi deneyimlerimi de katarak ışık tutmak istiyorum.

 

İlk Bilgisayarlı Yıllar

Türkiye’de görme engellilerin bilişimle tanışıklıının tarihine baktığımızda 20 yıllık bir geçmişten söz etmek mümkün olur. Bu dönemde de en büyük gelişmeler 2000\'li yıllarla başlamıştır.

1990’lı yılların başında, görme engeliler dos ortamında çalışan ekran okuucularla tanıştılar ülkemizde. İlk olarak tiny gibi programlar yardımıyla görme engeliler dos ortamlı bilgisayarlarda çalışma olanağına kavuştular. ancak gerek bilgisayar erişiminin çok az kimsede oluşu, gerekse var olan programların ingilizce olması nedeniyle, çok çok az insan illk bilgisayar deneyiminden faydalanabiliyordu. o günlerdeki genel duruma da uygun biçimde neredeyse kimsenin bireysel olarak bilgisayarı yoktu.

Windows işletim sisteminin çıkması başlangıçta dünyadaki görme engeli bilgisayar kullanıcılarını  da tedirgin eden bir gelişme oldu. Windows ortamında bir görmeyenin bilgisayar kullanmasının mümkün olmadığı inancı dahi yaygındı bazı körler arasında. Altı Nokta Körler Derneği’nin kurucularından olan ve halen Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığının başında bulunan Güntekin yazgan, o günleri bizlere şöyle aktarıyordu:  “Windows işletim sistemi çıkınca, Amerika’daki görmeyenler çok paniye kapıldılar. O günlerde ABD’dei 2 federasyon, NFB ve ACB bir çok toplantılar yaptılar. Windows ortamlı ekran okuyucular bundan sonra üretildi\".

Güntekin Yazgan’ın da belirttiği üzere,  JAWS For Windows, Hal, ve Window Eyes gibi firmalar windows ortamında çalışan ekran okuyucuları piyasaya sürmeye başladılar ve Windows’un körler için uyumsuz olduğu yönündeki boş inanç ortadan kalkmış oldu.

Bilgisayar Kullanımının Yaygınlaştığı yıllar

Ülkemizde Windows ortamında Türkçe sürümüyle birlikte görme engellilerin hizmetine sunulan ilk ekran okuyucu Hal  adlı bir ekran okuyucu oldu. Ancak bu ekran okuyucuya sesini veren apollo adlı sentezleyici bir donanımdı ve çok pahalı olduğundan, yine çok çok az sayıda görme engelli bilgisayarla tanışabilmişti.

1999’lara geldiğimizde, internetin de yaygınlaşmasıyla türkiye’deki genel bilgisayar kullanıcı artışına paralel olarak görme engellilerin bilgisayar kullanımı da arttı. Bazı görme engelliler internet üzerinden dünyada yaygın olarak kullanılan ekran okuyucuların deneme sürümlerini bilgisayarlarına indirerek kullanmaya başladı.

Fakat, bu dönemlerdeki süreç oldukça sancılıydı. var olan ekran okuyucuların hem menüleri hem de bu ekran okuyuculara ses veren sentezleyicilerin türkçesi yoktu. Bu nedenle görme engelliler türkçeyi ingilizce şiveli Türkçe bilmeyen bir konuşmacıdan dinlemek durumunda kalıyorlardı. Körler Türkçe bir sentezleyici yapılması için kampanyalar başlatıyor, dilekçeler  kaleme alıyorlardı. Bütün bu zorluklara karşın 2000’li yılların başı bireysel olarak  kişilerin bilgisayar kullanmaya başladıkları ve görme engelliler arasında bilgisayar kullanımının hızla yaygınlaştığı yıllar olmuştur. Bunun en temel sebebi bizi görme engellilrin neden bilgisayar kullanmalarının önemli olduğunu anlatacak 4 temel nedenden ilkine götürüyor. Eşitlik.

Bilgisayar ve Eşitlik

özel eğitim çalışmaları ve engellilerin amaçladıkları en temel hususlardan birisi, toplumla entegre olma ve izolasyondan kaçınma olmuştur. Son dönemlerde kaynaştırma eğitiminin önemi daha da vurgulanır olmuştur. Görme engelliler için bilgisayar bu kaynaştırmaya giden yolda çok önemli bir adımdır. çünkü ilk kez bilgisayar sayesinde gören ve  görmeyen biri, aynı yazı dilini kullanarak bir aracıya ihtiyaç kalmaksızın iletişim kurma şansına sahip oldular. Görme engellilerin Braille alfabesini kullanarak okuyup yazdıklarından ve bunun öneminden söz etmiştim. Eğitimde ve her alanda bu alfabe halen olmazsa olmaz durumundadır ve öyle olması gerekir. Ancak bu alfabe görmeyenlerin kendi aralarında yazışabilmelerine imkan veriyordu. Bir gören bu alfabeyi bilmiyor, bir görmeyen de mürekkep baskılı yazıları okuyamadığından bu tür materyalleri birine okutmak durumunda kalıyordu. Bir arkadaşınızdan mektup alsanız dahi bunu birine okutmanız gerekiyordu.

İşte bilgisayar ve internet, ilk olarak gören görmeyen herkesin aynı platformda buluşmasını sağlamıştır. Gören bir arkadaşımla ilk kez e-posta ile yazışmanın verdiği heyecan ve mutluluğumu halen unutmuyorum.

Herkesle aynı dili konuşma heyecanı, ilk dönemlerde, türkçe bir sentezleyici olmamasına karşın bir çok görmeyenin binbir zorluğu göze alarak bilgisayarlara hücum etmesini sağlamıştır. görmeyenler arasında ilk e-posta grubu 1999\'da kurulmuş, türk bilişim derneği çatısı altındabir görme engelli çalışma gurubu bu dönemlerde ortaya çıkmıştır. O yılların en yaygın sloganı “Beyaz bastondan Beyaz Klavyeye” idi. Çünkü tıpkı beyaz baston gibi, Bilgisayar klavyesi de bir görmeyeni özgür kılan bir araç gibi görülüyordu. Beyaz bastonlu beyaz klavyeliler, bir kaç yıl içersinde türkçe sentezleyicilerin ortaya çıkışında katalizör rolü üstlenecektir. İlk bilgisayar kullanıcısı görme engellilerin ICQ, MIRC  gibi chat programlarına yönlenmeleri, bir kişinin bir çok e-posta adresi alması gibi çeşitli özelliklerin gözlemlenmesindeki en önemli sebeplerden birini herkesle eşit olma ve aynı dili konuşma çabası olarak görebiliriz.

O yıllarda, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisiydim. Bilgisayarda ilk yaptığım ödevimi hatırlıyorum. Bugün düşündüğümde, ödevi önce hazırlayıp birine yazdırsaydım, sanırım çok daha az vakit kaybedecektim. Bilgisayarı daha yeni yeni öğreniyor, bilgisayar kullanabildiğimi sanıyordum. Yurt odasında bir arkadaşımın bilgisayarına 20 ayrı disket kullanarak bir ekran okuyucu yüklemiştik. Bilgisayarı açtığımda, 6 kere aşağı oka basıp enter tuşuna bastıktan sonra 20 kez aşağı oka bastığımda Microsoft Word programına ulaşıyordum. Kullandığım ekran okuyucu program deneme sürümü olduğu için her 40 dakikada bir bilgisayarı yeniden başlatmam gerekiyordu. Bir dosya sonuna doğrudan nasıl geleceğimi de bilmediğim için, her bilgisayarı başlattığımda ödev dosyamı açıyor ve page down tuşuna basarak en son yazdığım noktayı bulmaya çalışıyordum. bu şekilde uğraşarak 3 gece harcadım ve ilk ödevimi bitirmeyi başardım. ödevim bittiğinde hissettiğim tek şey bu zorluklar değil, kimsenin yardımı olmaksızın bilgisayarda bir işi bitirebilmenin verdiği müthiş hazdı.

Özgürlük ve bilgiye erişim

2001 yılı sonrasında, ilk Türkçe ses sentezleyicileri ortaya çıkıyordu. Bu ses sentezleyicileri var olan ekran okuyucuları artık Türkçe konuşturmaya başlamaışlardı. Böylelikle beyaz bastonlu beyaz klavyelilerin sayısı hızla artmaya başladı. Artık bilgisayar kullananlar bunu bir eylence ve zevk aracı dışında işlevsel olarak da kullanmaya başladılar. Bir görmeyenin bilgiye erişiminde yaşadığı en büyük engel mürekkep baskılı eserlere erişim engelidir. İşte bilgisayarlar bu engelin ortadan kalkmasında çok çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. türkçe sentezleyicilerin çıkışı, bilgisayar ortamında olan materyallere erişim ve bunları okuma imkanını verdi görme engellilere. Ayrıca bu dönemlerde Scanner (tarayıcı) adı verilen donanımlar yardımıyla artık görme engelliler, kendi kitaplarını tarayığp bilgisayar ortamına aktarabilme ve herkesle aynı anda, eşit biçimde bu materyalleri okuyabilme şansına eriştiler. Halen yaygın biçimde yaşanan bu süreç, gerçek anlamıyla bir devrim niteliği taşımaktadır.

Üniversitedeki yüksek lisansıma tam da bu gelişmelerin ortasında başladım. Tarayıcımla ilk taradığım kitabı okumak, tıpkı bir masalı yaşamaktı benim için. Haftada en az 150 sayfa okuma yapmamız gerekiyordu. Her hafta materyallerimi tarayıcımla tarayarak bilgisayar ortamına aktarıyor ve oradan okuyordum. Böyle bir şansım olmasaydı, o yoğunluktaki mağzemeyi kime okutarak yüksek lisansımı tamamlardım, gerçekten bilemiyorum.

Görmeyenlerin bilgiye erişimini hızlandıran ikinci husus, herkeste olduğu gibi internetti. İnternet tüm insanlık için bir bilgiye erişim anlamı taşıyabilir. Ancak bir görmeyen için, internet, ilk kez kimsenin süzgecinden geçmeden istediği gazeteyi tek başına okuyabilmek demekti. Bir görmeyen için internet, hiç kimsenin yardımı olmadan istediği bilgiyi arayabilmek demekti. Bir görmeyen için internet ilk kez kendi üniversite kaydını online olarak yapabilmek, ilk kez kendi banka hesabını aktif biçimde yönetebilmek demekti.  Önceki yıllarda, bir arkadaşını ya da ailesinden birini bulmak ve onunla birlikte bir gazeteyi okumak, bir gönüllü bulup onunla ansiklopedi karıştırmak, eğer elde Braille hali yoksa, birisi yardımıyla sözlük kullanmak zorundaydı bir görmeyen. Maalesef halen olduğu gibi Braille materyaller de son derece yetersizdi. Lise ve sonrasında hiçbir ders kitabı bulunamıyordu. Bilgisayar, görmeyenlerin tüm bu bilgilere özgür ve eşitçe erişimine imkan sunan bir araç oldu ve olmaya devam ediyor. GETEM, Kitap Sevenler gibi körler için internet kütüphaneleri bilgiye erişim sürecinin bir sonucudur.

İstihtam

Günümüzde artık birçok şirket işlerini bilgisayarlar ve şirketlere özel yazılan bilgisayar programlarıyla yürütmeye başladılar. Gölrmeyenlerin bilgisayar kullanmasındaki yaygınlaşma, Teorik olarak bilgisayar ortamında yapılan tüm işlerin bir görme engelli tarafından da yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Maalesef iş verenler ve toplumdaki önyargılar bu teorinin pratiğe geçmesine mani olmaktadır. Ancak yine de çeşitli gelişmeler son dönemlerde hız kazandı. 2007 yılında Türk Hava Yolları Çağrı Merkezine giren görme engelliler, ilk kez bilgisayar ortamında çalışarak çağrı almaya başladı ve bu alanda bir ilki gerçekleştirdi. Türk Hava Yolları\'nı Atlas Jet çağrı Merkezi ve HSBC izledi. ardından Turkcell de bir kaç görme engelliyi bilgisayar ortamında çalışacakları bir çağrı merkezinde istihtam etti. Şu an için bütün bunlar çok az sayıda görmeyeni sembolik anlamda istihtam etmiş kurumlar olarak görünebilir. Ancak bir görmeyenin bilgisayar kullanabilmesinin ona ne gibi  kapıları açacağını açığa çıkarması bakımından doğru örnekler ve kanıtlar olarak düşünülmelidir. Önyargıların yok edilmesi, bu yazıda anlatması mümkün olmayan bir sorunsaldır.

Ufkun Ötesine Geçmek

Bilgisayar kullanımı salt bilgiye erişim anlamında değil, kişilere yeni ufuklar yaratma ve statikoyu sorgulama anlamında da yeni bir perspektif kazandırmıştır. Örneğin bilgisayar kullanımı, neden cep telefonlarına da “engelsiz erişemiyoruz” sorusunu akla getirmiş, nitekim çok geçmeden cep telefonları da kurulan ekran okuyucular yardımıyla erişilebilir hale gelmiştir. Bilişim, salt bilgisayar değil, cep telefonları, bir yerden başka bir yere gidişi kolaylaştıran gps teknolojisi ve yazılımlarını da daha çok akla getirir olmuştur.

Bütün bunların ötesinde, bilgisayardaki erişim imkanı, insanlara yaşadıkları bir  çok sorunun aslında kaderleri olmadığı, ve uygun tedbirler alındığında körlüğün bir engel olmaktan çıkabileceği inancını kuvvetlendirmiştir. Engelsiz Erişim Grubu, salt interneti ve web sayfasını kendine ofis seçerek çalışan ve kaderine razı olmayanların hayatla kavgası için kurulan ilk yeni kuşak hareketlerden biri olmuştur.

Yeni kuşak görme engelliler, artık istediği kitabı okuyabilme, istediği bilgiye erişim gibi noktaların çoktan ötesine geçmiş, gerek yaşadıkları çevrede, gerek okul ve üniversitelerinde, neden her şeyin erişilebilir ve evrensel tasarıma uygun olmadığını sorgulamaya başlamışlardır.

Buna en yakın örnek Mart 2010’da bir bildiri yayınlayan engelli öğrenci platformunda görülebilir.  Bu platform, bir- e-posta grubuyla birbirlerini tanımış üniversite öğrencilerinden oluştu. Öğrenciler, bir online internet odasında buluşarak taleplerini ve üniversitelerden beklentilerini birleştirdi. Böylece ortaya son dönenmlerde görebileceğimiz en kapsamlı öğrenci bildirilerinden birisi çıktı.

 Elbet tüm bu yaşananlarda tek neden bilgisayar kullanımı değildir. Ancak bilgisayar kullanımının getirdiği \"ben yapabilirim\" duygusu, kitleler arasındaki bilgi alış verişinin artışı, artık görmeyenlerin de kendi haklarını tanımaları ve daha çok sahip çıkmalarında önemli nedenlerden biridir.

Bundan sonraki süreçte, gerek web sayfalarının, gerek tüm bilişim teknolojilerinin evrensel tasarım ve erişilebilirlik kriterlerine uygun hazırlanması yönünde, tüm hareketlere, platformlara, ve Sivil Toplum örgütlerine önemli görevler düşmektedir.

 

 

 

Engelsiz Erişim Derneği Twitter Zaman Akışı