Birçoğunuz böyle bir yazı yazdığım için beni fazla paranoyak bulacak. Bir kısmınız, çok ayıp ettiğimi, böyle bir ilişkiyi nasıl kurduğumu sorgulayacak. Bir kısmınızda bizim için bir şeyler yapmak isteyenleri böyle anlamsız yazı ve tavırların küstürdüğünü düşün ecek. Bütün bunlarda çok haklı da olabilirsiniz. Ancak engelilik, haklar, eşitlik gibi konularda düşünen ve  mevcut rutinlerimizi ve davranışlarımızı sorgulayan bir aktivist ve bir bilim insanı adayı olarak yine de bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü bazen günlük hayatta hiç kötü niyetli olmadan kurduğumuz cümleler ve tutumlarımız, bilinç altı ciddi ayrımcılıkları ortaya koyabiliyor. Kastım kişisel olarak kimsenin niyetini sorgulamak değil. Böyle anlaşılırsa bu yazı şimdiden özür diliyorum. Kastım yalnızca bir olguyu ortaya koymak.

Her şey, Görme engelli öğrenciler platformu adındaki bir e-posta grubunda, görenlerin gözlerini bağlama etkinliği ve bunun olası pozitif ve negatif sonuçlarına ilişkin tartışmalarda başladı diyebilirim. Bir üniversitede öğrenci olan bazı arkadaşlarımız, görme engellileri daha iyi anlayabilmek çabasıyla, seyircilerin gözlerini bağlayarak onlara bir film izletmek ve sonrasında yaşantılarının paylaşılacağı bir söyleşi yapmak temelli bir dizi etkinlik planlamışlar. Facebook grupları, forumlar, afişler epeyce de bir hazırlık yapmışlar.  En son olarak da Görme Engelli Öğrenciler e-posta grubuna üye olarak, görmeyenlerin bu konudaki görüşlerini sormak istemişler.  bizler de bunun neden doğru veya yanlış olacağı üzerine klavyelerimizi şakırdattık bir bir buçuk hafta boyunca. Yazının konusu bu tartışma değil esasen. Ancak, görme engellileri anlamak için sıkça başvurulan göz bağlama etkinliklerinin çoğunlukla daha olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirterek bu bahsi kapatayım daha detaylı bir inceleme öncesinde.

Bu tartışmaların ortasında bir yerde tam da engellilere yapılan yanlış davranışlar üzerine yazdığım bir iletiye gelen “engincim” hitabıyla başlayan ileti beni düşündürdü ve cim ekinin kullanım ve anlamı üzerine bir yazı yazmaya itti. Tabi cim ekini bu şekilde sorgulamam o ortamda pek de doğru kaçmadı, ilgili arkadaş belki de haklı olarak beni paranoyaklık ve kötü niyetli olmakla suçladı. Lakin diğer görme engelli arkadaşlardan gelen, kendilerine cim denildiğinde duydukları rahatsızlıkları ifade eden yazılar, bir listedeki tartışmalara ilişkinmiş gibi görünnen bu yazıyı daha formal ve evrensel bir mahiyette ortaya koymam için beni teşvik etti. Zira gördüm ki, cim ekine verilen tepki o eki kullanan arkadaştan çok genel bir birikmişliğe karşı olan bir duyguydu.

Günlük hayatta bir samimiyet ve sevgi göstergesi olarak kullanırız “çim” ekini genellikle, örneğin ben eylemciğm, gökhancım gibi bir hitap kullandığımda, o kişiyle, samimi ve tanıdık bir ilişkim olduğu izlenimi olur. Bu kullanımın biraz feminen kaçtığını düşünürdüm hep, ama bu konularda epeyce kafa yormuş arkadaşım Soner, son derece doğru bir saptama ile, böyle bir düşüncenin kendi şikayet ettiğimiz önyargıyı  kendimizden farklı gördüğümüz başka gruplar uygulamak olduğu uyarısını yaptı ve bu çok doğruydu. O yüzden, çoğunlukla bir samimiyet veya kimi zaman da klişeleşmiş bir ifade olarak hepimiz zaman zaman cım diye hitap ediyoruz birbirimize demek yanlış olmaz sanırım.

bböylesine masumane bir sevgi ve samimiyet takısı muhtemelen ilk kez göz bağlama tartışmalarında tanıştığımmız bir arkadaşımızdan, tam da ciddi bir yazışma içinde geldiğinde, benim gibi paranoyak bir adamın aklına “cim” ekinin diğer kullanım alanları da gelmeye başladı.

Bir öğretmen ya da bir anne de kullanır “cim” takısını başını okşarken bir öğrencinin. Ya da bildiğinizde bir soru karşısında “aferin yavrucuğum” diyebilir öğretmeniniz. Ama genellikle küçük çocuklar için kullanırız “cim” takısının bu anlamını. Böyle bir kullanımda, genellikle eşit bir ilişki yoktur. Üstün ve şefkatli bir yetişkin, karşısındaki küçüğü böylece taktir eder. Bu anlamıyla, devlet büyükleri de kendilerinden istekde bulunan vatandaşlara sıkça benzer ifadeler kullanır. “engin kardeşimizi mağdur etmeyiz”. Buradaki kardeş ve biz vurgusu, bir üstünlüğü, bir vericiliği anlatır çoğu zaman. Karşınızdaki kişiyi tam tanımayıp böyle ifadeler kullandığınızda, çoğu zaman kendinizi karşınızdakinin üstünde bir yerde farz Edip ona yukarıdan bakıyor olarak konumlamış olabilirsiniz.

İşte bizim yazışmalarımızda olan durumla bunun ilişkisini sorgulattı düşüncelerim bana. Göz bağlama etkinliğini planlayan arkadaşlarımızla muhtemelen ilk kez konuya ilişkin tartışmalarla tanışmıştık. Aramızda yalnızca birkaç yazışma geçmişti. Ve sonrasında verdiğim bir dönüte “cim” ekile başlayan bir hitapla yanıt aldım. Peki ne olabilirdi bunun anlamı?

  1. Yalnızca basit v samimiyeti göstermek için, ortamı yumuşatmak için kullanılan bir iyi niyet takısı.
  2. Yaşça küçük olduğumu düşünerek kurulan bir sevgi eki.
  3. Yukarıdan, engelli birinin söylediklerini kutsayan bir aferincik.
  4. Yalnızca basit bir hitap.

 

Bu biçimde hissettiğim bir tavıra, engelsiz üniversite platformundaki bazı yazışmalarda da rastlamıştım. Orada engelli öğrenci temsilcisi olarak, öğrencilerin karar mekanizmalarına dahil edilmesi üzerine yaptığımız konuşmalarda, Özürlüler İdaresi’nden bir yetkili, hep bana yazarken, “sevgili engin” diye başlıyordu cümlelerine. Herkesin birbirine beyli hanımlı hitap ettiği bir ortamda, ben Sevgili Engin oluveriyordum. Hatta bir iletisine, “sevgili engin aslında ben seni severim” hitabıla başlamıştı. Ne de olsa, ben azmiyle taktir edilmesi gereken bir engelli öğrenci, o da başımızdaki özürlüler idaresinin engelli olmadığına şükreden bir temsilcisiydi. Yanlış anlaşılmasın, kendime beyli biçimde hitap edilmesini hiç sevmem ve genellikle yapmacık ve samimiyetten uzak bulurum. Ama orada genellikle herkese bu biçimde hitap edilirken, size sıra geldiğinde bir anda engin veya Ayşe oluyorsanız, maalesef burada bir iyi niyet bulamıyorum.

Ne ilgisi var cim ekiyle diyebilirsiniz. Ama durup biraz  düşünelim diye yazıorum. Bizler, yardım sever  ve bizleri anlamaya çalışan gören arkadaşlarımız, kimi zaman iş yerindeki patronlarımız, kimi zaman yolda ilk kez karşılaştığımız birisi  tarafından, taktir edilen engelliler olarak mı kavramsallaştırılıyoruz, Yoksa engelli engelsiz farketmez, arada eşit bireyler arasında gerçekleşen bir ilişki ve dayanışma mı var. İşte “cim” takısını bu bağlamda ele almaya çalıştım. Ne dersiniz, basit bir samimiyet ifadesi mi,, yoksa Yardım eden üstün kişinin, karşısındakine yaptığı cömertliğin göstergesi mi?

Biz Görmeyenlerin bir çoğunun algısına bakılırsa, sevecenmiş gibi görünen bu tür ifadeler, çoğu zaman toplumda engelli kişiyi diğerleriyle eşit görmeyen küçümseyici ve teşhir edici sıfatlar olarak algılanıyor. Yani topluluk içersinde bir görme engelli arkadaşınız veya tanıdığınızın yanağından bir makas alıp ona engincim dediğinizde, yapılan şey bir sevgi ifadesi olarak algılanmıyor. Aynı şeyi bir başkası size yaptığında ne hissediliyorsa öyle algılanıyor. Benden söylemesi.

 

Engelsiz Erişim Derneği Twitter Zaman Akışı