- Yavuz Kocaömer
- Yorum ve Yazılar
- 10 Ekim 2012 Çarşamba
- Toplam Okunma: 33
Sene 1999. O günkü Ödül Yönetmeliğinde engelsiz sporculara Olimpiyat veya Dünya Şampiyonu olurlarsa, söz gelişi 300 cumhuriyet altını, engelli sporcular aynı başarıyı gösterdiğinde 25 cumhuriyet altını veriliyordu.
Zamanın Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu ile konuşup, tartışıyoruz. Üzülme, bu işi halledeceğim diyor. Bir süre sonra arayarak Hallettim. 25i 75e çıkardım diyor. Ben de Genel Müdürüm şaka mı yapıyorsunuz? Biz eşitlik istiyoruz. Aslında engelli sporu ile uğraşıp da, Türkiyenin adını Dünyada duyuran sporculara daha fazla vermek lazım ama, ondan vaz geçtim, eşitlik istiyorum diyorum. Bunun üzerine Genel Müdür Mutlu, Sevgili Başkanım, sen böyle söylüyorsun ama, Merkez Danışma Kurulunda Bunların sporu mu olur? Bunlar sakat, sporları dandik diyenler var diyor. Daha sonra birçok insanın bildiği süreç başlıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden Kemal Mutlunun sağ duyusu ile sorun çözülüyor ve engelli ve engelsiz sporcuların alacağı ödüller eşit hale getiriliyor.
Aradan geçen 13 yıl içinde Ödül Yönetmeliği ile ilgili yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapıldı. Ama esas eşitlik dengesi korundu. Geçen seneler içinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden kimler geldi kimler geçti. Önemli olan yapılan iyi işlerle anılabilmek.
Şimdi Londra Paralimpik Oyunlarında, o Sakatın da sporu mu olur? diyenler hayatta ise herhalde utanmışlardır. Orada alınan 10 madalya, yüzülen finaller, takım halinde elde edilen başarılar, zamanında bu lafları edenlerden hayatta olanlara kapak olsun.