Toplam Okunma 0

Eski yazılarımı okuyan okuyucularımız bilirler. Eski yazılarımdan birinde, erişilebilir hediye almak ile ilgili bir yazı yazmıştım. Yazım amacına ulaşmış olmalı ki kardeşim ve eşi bana 2017 doğum günüm için bir hediye almak isterlerken, akıllarına televizyon almak gelmiş. O zamanlarda aile içinde konuşuyorduk. “Televizyon alacağım ama konuşan televizyonlar çıkmış, onlardan alacağım” diyordum. Sağ olsun sevgili kız kardeşim ve eşi bana bir jest yapmak istemişler. Benden önce davranarak doğum günüme denk gelecek şekilde benim için gidip konuşan televizyon almışlar. Alacakları hediyeyi bana hissettirmemek için televizyonun markasını, modelini bana sormamışlar. Televizyonu, İstanbul’da çok yaygın büyük bir mağaza zinciri olan hemen herkesçe bilinen bir tekno marketten satın almışlar.  


Mağazaya gidiyorlar, “Biz bir televizyon almak istiyoruz. Ama alacağımız televizyonu görme engelli biri kullanacak o yüzden konuşan modelde olan bir televizyon almak istiyoruz” diyorlar,  satış temsilcisi, “Tabii” diyor ve Sony marka Android özellikli televizyonu gösteriyor.  Bakıyorlar televizyon, televizyon menülerini okuyor, “Tamam” deyip alıyorlar. Televizyon mağazada yayına bağlı olmadığı için kanalları okuyup okumadığını test edemiyorlar.  Bunu sorduklarında satış temsilcisi de “Test edemiyoruz ama herhalde okur” diyor.


Neyse, televizyon alınıyor ve Sony servisi televizyonu kurmak için eve geliyor. Servis yetkilisi hızlı hızlı televizyonu kuruyor. “Televizyon konuşan model değil mi?” diye soruyorum. Beni evde yalnız gören servis yetkilisi, zaten telaşlıyken iyice telaşlanıyor. Adamcağızın televizyonun böyle bir özelliğinden zaten haberi yok. İşini bitirip gitmek isterken benim gibi birine çattığı için hem gergin hem mahcup ve bir sürü karmaşık duyguyu bir arada yaşadığı her halinden belli. Telaşla bağlı bulunduğu mağazayı arıyor falan, birazcık arada beni dinliyor ve nihayet televizyon konuşuyor.  Ama kanalları okumuyor; “Tamam ben araştırayım size bilgi vereceğim” diyerek gidiyor.

Daha sonra ben bir arkadaşımdan öğreniyorum LG marka televizyonun kanalları da okuduğunu. Arkadaşım, “Vakit geçirmeden hemen git değiştir Mürşide” diyor.
Daha sonrasında, hemen Engin, Sevda ve ben televizyonun satın alındığı mağazaya gidiyoruz. Mağazadaki satış temsilcileri ile başlıyoruz uzun uzun konuşmaya. Adamları ikna etmeye çalışıyoruz. “Bakın LG marka televizyon okuyor bize verdiğiniz Sony marka televizyon kanalları okumuyor, gelin burada birlikte test edelim” diyoruz. Bu defa da satış temsilcilerinden  “Buradaki televizyonları yayına bağlayamıyoruz “  cevabını alıyoruz. Nihayetinde “Biz araştırıp size bilgi vereceğiz” diyorlar.
Aradan birkaç gün geçiyor, “Tamam” diyorlar; “Haklısınız LG marka televizyon kanalları okuyor” diyorlar.  “O halde biz bu televizyonu değiştirmek istiyoruz”  dediğimizde, “Aslında olmaz ama sizin için bir araştıralım”  diyorlar. Nihayetinde televizyonu aldıktan bir hafta sonra Sony marka televizyon ile LG marka televizyonu değiştirebileceğimiz kararı çıkıyor.  Ancak televizyonu değiştirebilmemiz için sanki hatalı taraf bizmişiz gibi bir bedel ödememiz gerekiyor. Televizyonu değiştirmek için yanlış hatırlamıyorsam 700 - 800 TL civarında bir fark ödemek zorunda kalmıştık. 
Bu hediyeyi bana ümit ve heyecan ile alan sevgili kardeşlerim, istediğimin olmadığını görünce bana karşı bir mahcubiyet yaşadılar. Tekrar götür getir onlara ayrı bir iş çıkardığım için ben de onlara karşı mahcup oldum. Neyse LG marka televizyonum eve gelip kurulduktan sonra, televizyonumun kanalları ve yayında olan program isimlerini okumasını gördükten sonra yaşanan olumsuzlukları hep birlikte rafa kaldırdık.


Aslında bu olay, alış veriş sırasında zaman zaman yaşadığım, alacağım ürüne, hizmete erişememe durumunu, bana somut bir şekilde yaşattığı için kızgınlığımı zirveye taşıdı.


Benzer bir kızgınlığı avize almak isterken de yaşamıştım. Avize seçmek için büyük bir yapı markete gittik. Markette avizeler asılı olarak sergileniyordu.  Ben hayalimdeki avizeyi yanımdakilere anlattıkça onlar bana anlattığım modele benzeyen avizeleri göstermeye çalışıyorlardı. Ama bazı avizeler o kadar yüksekteydi ki, onlara dokunamıyordum. Mağazadaki satış temsilcileri ise, sanırım biraz da işlerin yoğunluğu sebebiyle, “Hayır, onları indiremiyoruz” gibi cevaplar veriyordu. Bunun üzerine avizelerimi mahallemizde bulunan daha küçük bir mağazadan aldım. Hiç değilse mağaza sahibi, sanırım biraz da kendi işi olduğu için, hiç yüksünmeden tek tek bana istediğim bütün avizeleri indirip anlattı. 


İşte bunlar gibi, erişemediğim ürünlere maruz kalmaktan hiç hoşlanmıyorum. Bir de oyuncak dükkânlarında benzer durumlara maruz kalıyorum.  Birçok oyuncak kapalı kutu içinde satılıyor ve açık bir modeli çoğu zaman olmuyor. Eğer işini bilen, sattığı ürünlere hâkim olan bir satıcıya rastlarsam ne ala. Ürünü tek tek anlatıyor, dokunduruyor ama konuşma antrenmanı olmayan birine rastladıysam vay halime. Kutunun üstündeki yazıyı bile okutamıyorum.

 

Hep rahat iletişim kurabileceğiniz kişilerle karşılaşmanız dileğiyle.

Not: Şu anda kullandığım televizyonun marka ve modelini merak edenler için, LG 49uh770v


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.