Merhaba sevgili okurlar.
Elif Emir Öksüz Tarafından Yazılan Yazılar
Geçen ayki genel yazımın ardından, şimdi sizlere öğrendiğim yeni şeyleri ve bir kullanıcı olarak AIRA deneyimlerimi aktaracağım.
Öncelikle AIRA’nın anlamıyla başlayalım. Açılımı Artificial Intelligence Remote Assistance. Anlamı ise, Yapay Zeka Uzaktan Destek.
AIRA artık Google gözlük ile çalışmıyor. İsterseniz akıllı telefonunuzdan, isterseniz de “Horizon kit” denen başka bir akıllı telefon ve gözlük ikilisinden hizmete ulaşabilirsiniz.
Merhaba sevgili okurlar; bundan yaklaşık iki yıl önce Aira hakkında bir yazı yazmıştım.
https://eeeh.engelsizerisim.com/yazi/48/aira_gozluk_bir_devrim_yaratir_mi_ne_dersiniz
Uzun zamandır sessizim sevgili okurlar. Yazacaklarım bitmedi; yok, hayır! Fakat ben bittim birazcık. Bir yandan doktora tezi yazmaya çalışmak bir yandan da çocuk bakmak hiç de kolay değil. Artık hiçbir şeye zamanım yok. EEEH Dergi’nin beşinci yaşının yüzü suyu hürmetine, öteki odada, babasının kucağında ağlayan bir Bahar eşliğinde yazıyorum bu ay.
Yanlış hatırlamıyorsam 1990 yılından beri öğrenciyim. Hiç ara vermedim. Hal böyle olunca da en iyi bildiğim şey öğrenci olmak. Şu aralar doktora tezimle boğuşuyorum. Harry Potter’daki boggartlar karşıma çıksa kesinlikle tezimi bitirememiş olduğum halime bürünürdü. Bu aralar en büyük korkum bu çünkü. Neyse hayatım tez ve bebekten ibaret olduğundan, bu yazımda bu iki büyük olgudan birine, yani tezime odaklanacağım.
Tezin içeriği değil de çalışma yöntemimi paylaşacağım sizlerle. Belki akademik çalışma yapan ekran okuyucu kullanıcılarına ilham verir.
Merhaba gençlik,
Biliyorum toplumun pek bir beklentisi yok bizden. Gölge etmesek yetecek onlara. Bu yazıyı, sakın ha toplumun bu haline uymayın diye yazıyorum, bu akıntıya kapılmayın diye.
Selam dostlar,
Bebekti, doktora teziydi derken buraları epey boşladım. Hazır fırsat bulmuşken, sevgili Engin Yılmaz’ın paylaştığı sosyal deney kapsamına giren müthiş video da düşüncelerimi tetiklemişken, son zamanlarda yaşadığım bazı şeyleri paylaşayım istedim. Bazılarında ne tepki vereceğimi bilemedim, bazılarında da “Oh içimin yağları eridi” hissi yaşatan tepkiler verdim. Biraz tartışalım, biraz da birlikte gülelim
ve sinir olalım istedim.
Merhaba değerli okurlar,
Bu ay sizlere bir pratik dosya dönüştürme yöntemi tanıtacağım. Bilgisayarınıza program kurmak yok ve tamamen bedava. İşin kötüsü yalnızca İngilizce ve birkaç başka yabancı dilden dokümanları dönüştürebiliyorsunuz ve kullanmak için az biraz İngilizce bilmek gerekiyor. Kısıtlı bir kullanım alanı olsa da paylaşmak istedim. Belki Türkçe desteği sağlanır ileride ya da biz bunun için çaba gösterebiliriz.
Merhabalar herkese.
Kızım Bahar tüm vaktimi aldığı için artık dergide pek sık yazamıyorum. Fakat ellinci sayı şerefine uzun zamandır aklımda olan bir iki şeyi paylaşmak istedim. Malum artık bir kızım var. Günümün çoğu gibi düşüncelerimin çoğu da ona ait. Daha iyi bir anne olabilmek için bir sürü şey okuyorum, araştırıyorum ve deniyorum. Bunlardan bazıları da çocuğumla oynayabileceğim oyunlar hakkında. Henüz benim kızım çok minik, fakat ileride onunla oynamayı planladığım bir oyundan ve onu erişilebilir hale getirmekten bahsedeceğim bu yazımda.
Annelik gibi harika bir şeyi deneyimlemek neden depresif olsun ki? İnsan bir bebeği olduğu için depresyona mı girermiş. Bu şımarıklık, yeni nesil uydurmaları, vesaire vesaire…
Merhaba değerli okuyucular,
Bu güne kadar şeker hastalığı hiç gündemimde olan bir şey değildi, ta ki hamilelik şekeriyle tanışana kadar. Hamileliğimin 28. haftasında yapılan şeker yüklemesi testinde bu tanıyı aldım ve maceram başladı. Doktorum parmaktan kan alıp günde yedi defa, evet yanlış duymadınız tam yedi defa kan şekerimi ölçmemi ve not etmemi istedi.
Merhaba değerli okurlar,
Bu ayki yazımda engelli olmak ve kendini engelli olarak tanımlamak kavramlarını, bu iki kavram arasındaki farklılığı ve engelli kimlik gelişimini irdeleyeceğim. Dün derste kültürel kimlik gelişim modellerini anlatıyordum. Bu modeller temelde farklı ırk ve etnik kökenden olan bireylerin kimlik gelişimini anlamak için ortaya konmuş. Fakat ırk ve etnik köken dışındaki azınlık gruplarına da uyarlanabileceği de not edilmiş. Böyle olunca ben de hemen engellilik açısından olaya yaklaşayım dedim.
Merhaba sevgili okuyucular,
Geçtiğimiz haftalarda Kentucky eyaletinin Louisville bölgesinde yer alan Amerika’nın kar amacı gütmeyen en eski ve en büyük körler basımevini ziyaret etme fırsatı buldum ve elbette bu deneyimi sizlerle paylaşmak için can atıyorum.
Yirmili yaşlarımdaki ben dâhil, etrafımda pek çok engelli insanın aklından geçen, geçmese bile çevrenin tatlı imalarla hatırlattığı bu düşünce, çocuk sahibi olmaya karar verdiğim zaman, üzerinde enine boyuna düşündüğüm bir hal aldı.
Merhaba değerli okurlar,
Bu ayki yazımda engelli olmak ve kendini engelli olarak tanımlamak kavramlarını, bu iki kavram arasındaki farklılığı ve engelli kimlik gelişimini irdeleyeceğim. Dün derste kültürel kimlik gelişim modellerini anlatıyordum. Bu modeller temelde farklı ırk ve etnik kökenden olan bireylerin kimlik gelişimini anlamak için ortaya konmuş. Fakat ırk ve etnik köken dışındaki azınlık gruplarına da uyarlanabileceği de not edilmiş. Böyle olunca ben de hemen engellilik açısından olaya yaklaşayım dedim.
Biz engelliler bazen salt bir yardım objesi oluruz milletin gözünde, bazen de bir kahraman; ama asla bir sıradan insan değil. Bazen yerlerde sürünür, bazen göklere yüceltiliriz ama hiç sizin yanınızda olmayız.
Şimdi gözlerimizi bağlıyoruz ve etrafta dolaşmaya çalışacağız. Kör gibiymiş yapıp, kör olanların hayatlarının nasıl olduğunu anlayacağız. Haydi bakalım bir gönüllü alayım. Tekerlekli sandalyeye oturup yürüyemiyormuş gibi yapacak biri lazım. Sonuçta empati dolacaksınız, haydi!